Converse kadar derin bir etki yaratmayı başaran çok az sayıda marka olduğunu söylersek yanılmış olmayız! Neredeyse 115 yıllık bir geçmişe sahip olan markanın ürünleri âdeta spor ayakkabı dünyasının ikonları hâline geldi. Klasik tasarımını bunca yıldır korumayı başaran markanın ürünleri dünya genelinde en çok tanınanlar arasında yer alıyor.
Basketbol, müzik dünyası ve ilginç alt kültürlerle benzersiz bağlantısı sayesinde bir dünya markası hâline gelen Converse’in ilgi çekici hikâyesine daha yakından bakalım.
Baby Steps: Converse’in İlk Adımları
Malden Massachusetts’te Marquis Mills Converse tarafından The Converse Rubber Shoe Company (Converse Kauçuk Ayakkabı Şirketi) isimli şirket kurulduğunda takvimler henüz 1908 yılını gösteriyordu. Başlangıçta kadınlar, erkekler ve çocuklar için ağırlıklı olarak kauçuktan ayakkabılar üretildi. Şirketin önceliği ilk yıllarında günlük ayakkabı üretimiyken 1915 yılında odak noktası spor modeller oldu.
Marka 1917 yılında All Star’ları üretmeye başladı. Ancak o dönemde hafifliği ve dayanıklı tabanı sayesinde kanvas ayakkabılar sadece sporda kendine yer bulabildi. Orijinal adı “Non-Skids” yani kaymaz olan bu ürünler zeminde çok etkili bir tutuşa sahip olduğundan basketbol için çok uygundu ve daha 1920’li yıllarda All Star adını almıştı.
İkonik Modelin Doğuşu: Chuck Taylor da Kim?
Basketbolcu Chuck Taylor’ın işe alındığı 1922 yılı marka için esaslı bir dönüm noktası. Peki ama kim bu Chuck Taylor?
1901 yılında dünyaya gelen Taylor önceden Columbus High Bull Dogs’ta, 1922 yılına kadarsa Firestone Non-Skids’te yarı profesyonel olarak basketbol oynadı. Henüz 20’li yaşlarındaki Taylor bir gün Chicago’daki bir Converse satış ofisine girdi. Basketbolda rahatlık sunacak bir spor ayakkabısı tasarlamak istediğini belirtti ve bu isteği kabul edildi.
Taylor âdeta okul okul gezerek bu tasarımı pazarlamaya başladı. Taylor bir yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde markaya önemli bir katkı sağladı. Onun bu başarısı marka tarafından da takdir edildi ve bunun şerefine 1923 yılında All Star modellerinin ayak bileği yamasına Taylor’ın imzası eklendi. Pek çoğumuzun beğeniyle giydiği ikonik Converse Chuck Taylor modeli bu şekilde doğdu.
Spordan Günlük Hayata; Her Yerde Converse
1960’lı yıllara kadar marka Taylor’la birlikte önemli bir yol kat etti ve en popüler markalardan biri hâline geldi. Bu süreçte farklı ayakkabı modelleri de piyasaya sürüldü. Yüksek bilekli basketbol ayakkabısının başarısından sonra bu ikonik stilin alçak bilekli versiyonu Oxford modeliyle marka dikkatleri üzerine çekti.
Özellikle günlük kullanıma uygun olarak tasarlanan model, tarzını eğlenceli ve konforlu bir ayakkabıyla tamamlamak isteyen tüketicilere hitap etmeyi başardı. Bu modelle alışılmışın dışına çıkan marka, ürünü pek çok renk ve baskıyla üretti. Bir Amerikan markası olan Converse artık sadece sporculara değil, halka da hitap ediyordu.
Punk ve Rock Etkisi
1970’li yıllara gelindiğinde Taylor’ın da vefatıyla marka popülaritesini yitirdi. Özellikle Nike ve adidas gibi markaların işlevsel ve yüksek performanslı teknolojiye sahip ürünleri öne çıkmaya başladı.
Ancak pazarlama stratejisinin markalar üzerindeki etkisi unutulmamalı! Bu süreçte Converse’in pazarlama stratejisindeki değişiklik sayesinde marka tamamen yeni grupların ilgisini çekmeyi başardı: Punk ve rock müzisyenleri. Özellikle Nirvana grubunun markanın ürünlerini halka açık konserlerinde giymesi ürünün rock dünyasında popüler hâle gelmesinde etkili oldu. Kurt Cobain ayakkabılara sanatsal ve asi bir imaj kazandırdı. Müzisyenlerin markayı kullanmaya başlamaları şirketin yeni renk ve desenler üretmesine hız kazandırdı.
Pek çok tarza hitap eden marka Wiz Khalifa, Sex Pistols, The Rolling Stones ve The Ramones gibi dünyanın önde gelen hip-hop ve rock grupları tarafından tercih edildi.
Converse’in sinema dünyasında kullanılması da aynı döneme denk geliyor. Kült film Fury of Life’da James Dean ve Trainspotting’deki efsane oyunculuğuyla dikkat çeken Ewan McGregor giydikleri Converse ayakkabılarla markanın yeniden yükselişini ateşlediler. 90’larda The Basketball Diaries filminde Leonardo Di Caprio’nun ayağında da yine Converse’ler dikkat çekiyordu.
2003 yılında dünyaca ünlü bir spor giyim markası hâline gelen Nike, Converse’i satın aldı. Bu birleşmenin markanın popülaritesini olumsuz etkileyeceği düşünülse de tam tersi bir etki yarattı. Nike’nin dokunuşlarıyla Converse moda dünyasının favorileri arasındaki yerini korumaya devam etti.
Markanın Tarihinden İlginç Bilgiler
Bu bilgilerin pek çoğunu daha önce duymadığını ve ilgini çekeceğini düşünüyoruz:
- Converse 1936’da Berlin Olimpiyat Oyunları’nın sponsorlarından biriydi.
- All Stars 1936’dan 1968’e kadar Olimpiyat müsabakalarının resmî basketbol ayakkabısıydı.
- Chuck Taylor modelleri başlangıçta yalnızca siyah veya beyaz renkte mevcuttu. Şirket 1966 yılında bunları renkli olarak üretmeye başladı.
- Chuck Taylor İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusunun resmî ayakkabısı oldu.
Tüm bunların yanı sıra marka, içten dışa sürdürülebilirlik politikasıyla yalnızca üretimde ger dönüştürülmüş malzemeler kullanmakla kalmıyor. Aynı zamanda çalışma alanında da çevresel sürdürülebilirliğe katkı sunmaya dikkat ediyor. Bu konudaki yaklaşım “İyi birer çevreci olmak, her yaştan gençlerle paylaştığımız bir bakış açısı olarak çok önem verdiğimiz bir konu.” şeklinde ifade ediliyor. Yeni teknolojiler kullanılarak geçiştirilen PET ipliği sayesinde plastik şişelerle yapılmış ürünler bu alandaki çalışmalarının önemli örneklerinden biri!
Converse inişli çıkışlı ancak vazgeçmenin olmadığı bir başarı hikâyesine sahip. Spor ayakkabı dünyasında ikonik modelleriyle yerini sağlamlaştıran marka, birçok farklı zevke hitap etmeyi başaran ürünleriyle dikkat çekiyor. Klasik Chuck Taylor ve All Star’lardan Run Star‘lara, günlük stilini daha çarpıcı hâle getirecek De Luxe Koleksiyonu’na kadar birçok popüler model seni bekliyor. Sen de farklı desen ve renkleriyle ilgi çeken bu ürünlerle stiline hareket katabilirsin!