Vivienne Westwood, aktivist ruhunu her daim yansıttığı tasarımlarıyla ve slogan baskılı tişörtleriyle moda dünyasına damgasını vurmuş sıra dışı bir modacıydı. Onun sanatının her zaman bir amacı vardı. Adaletsiz olduğunu düşündüğü dünyada insanları sarsmak için sergilediği işler, onu zaman içerisinde İngiltere’nin ve tüm dünyanın en çok tanınan moda tasarımcılarından biri hâline getirdi.
Günümüzde “Ekstrem Kraliçesi” olarak da anılan ünlü modacının kendini nasıl keşfettiğini ve bu süreçte geçtiği yolları merak ediyorsan gel, bunları birlikte inceleyelim!
Punk Rock Akımının Ortaya Çıkışı
Vivienne Westwood ismiyle hafızalara kazınan Vivienne Isabel Swire, 8 Nisan 1941 yılında İngiltere’de işçi sınıfı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.1958’de ailesiyle birlikte Londra’ya taşındı ve burada bir sanat okulunda eğitim görmeye başladı. Ancak bir süre sonra okulu bırakıp ilkokul öğretmeni olmak için eğitim aldı.1962 yılındaysa bir elektrikli süpürge fabrikasında çalışan Derek Westwood ile evlendi. Sanata her zaman ayrı bir ilgisi olan Westwood, gelinliğini ve takılarını kendi tasarladı.
1965’te Malcolm McLaren ile tanışmasıysa hayatında âdeta bir dönüm noktası oldu. Westwood’un evliliği, McLaren ile tanışmasından sonra sona erdi. 2004 yılında verdiği bir röportajda Malcolm McLaren için şöyle söylemişti;: “Açılacak çok fazla kapı varmış gibi hissettim ve hepsinin anahtarı ondaydı.”
McLaren, o dönemin punk gruplarından biri olan “Sex Pistols”un menajeri oldu ve Westwood’un yaratıcılığını ortaya çıkaran bir ilham kaynağıydı. Çift, 1971 yılında Londra’daki King’s Road’ta bir mağaza açtı. Mağazanın adı önce “Let It Rock”, daha sonra “Too Fast to Live”, “Too Young to Die” olmak üzere birçok kez değişti. Mağaza daha sonraki yıllarda “SEX” ve “Seditionaries” adlarını da aldı. Daha önce hiç yapılmamış radikal ve bireysel görünümlü farklı tasarımlarıyla Punk kültürünün doğmasında önemli rol oynadılar.
Cinsiyet Ayrımına Baş Kaldıran Bir Podyum Koleksiyonu
1981’deyse McLaren ile birlikte ilk podyum koleksiyonlarını hazırladılar. Bu koleksiyonun parçaları cinsiyet ayrımı gözetmeyen giysilerden oluşuyordu. Moda eğitimi almayan Westwood, bu koleksiyon için birçok farklı terzilik tekniğini inceledi ve sonunda kendi çizgisini oluşturdu. Bu ikilinin amacı moda dünyasında bir devrim yaratmak ve Punk modasını sokaklara taşımaktı.
Koleksiyonlarında korsanlığı, eşkıyalığı ve züppeliği çağrıştıran tasarımlar öne çıkıyordu. 1970’lerde oldukça provakatif görülen bu tasarımlarla tüm dikkatleri üzerlerine çekmeyi de başardılar. Bu büyük başarıdan sonraysa Westwood yoluna tek başına devam etmeye karar verdi.
Modayı Altüst Eden Bir İsim: Vivienne Westwood
Vivenne Westwood kendisini her zaman tasarımcıdan önce aktivist olarak tanımlayan, özel bir ruha sahipti. Felsefesinde geleneksel olanı değiştirmek ve yenilikçi olmak vardı. Dönemin şık takımlarına karşı bir duruş sergileyen modacı, kumaşları çarpıcı bir biçimde kullanarak geleneksel moda anlayışını âdeta altüst etti.
Onun isyankâr karakteri, politikanın da modanın bir parçası olabileceğini ve topluma iklim değişikliği, insan hakları, toplumsal adalet gibi konularda politik mesaj vermek için de kullanılabileceğini kanıtladı. 70’lerin punk devriminde, pop kültür etkisinde ortaya çıkardığı marjinal tişörtlerin üzerindeki sloganlarla kimi zaman büyük tartışmalara neden olsa da o inandığı şeyleri savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi.
Moda Dünyasında Yeni Bir Soluk
Yansıttığı asi görünümlerin yanı sıra, tasarımlarında kullandığı kışkırtıcı ve romantik süslemelerle de “Yeni Romantik” akımını ortaya çıkaran isim, yine kendisidir. Westwood tarihten ilham alarak, renkleri çarpıcı bir biçimde harmanlayarak ve alışılmışın dışında yöntemler kullanarak unutulmaz işlere imza attı.
Örneğin 1985’te sergilediği “Mini-Crini” koleksiyonunda, Viktorya Dönemi’nin kabarık eteklerini günümüzün modern mini etekleriyle birleştirerek çan formunda yepyeni bir etek modeli yarattı. Ayrıca geleneksel korseler üzerinde yaptığı modern dokunuşlarla korseleri kadın dış giyiminde de kullanılabilir bir parça hâline getirdi. Korse tasarımlarında desen olarak yağlı boya portreler kullanmayı tercih ederek yine kendine özgü yaratımlarıyla büyük beğeni topladı.
Vivienne Westwood 1989’da “Women’s Wear Daily” dergisinin editörü John Fairchild tarafından 20. yüzyılın en iyi altı tasarımcısından biri seçildi. Bu dönemde Giorgio Armani, Karl Lagerfeld ve Yves Saint Laurent gibi ünlü isimlerin yanı sıra listedeki tek kadın oluşuyla da büyük bir üne kavuştu. Aynı zamanda moda dünyasında elde ettiği başarılarıyla ve dikkat çeken duruşuyla da 1992’de Kraliçe II. Elizabeth tarafından İngiliz İmparatorluğu Nişanı’na layık görülen nadir modacılardan biri oldu.
Westwood’un İkonik Tasarımları
Defilelerinde Kate Moss, Pamela Anderson, Naomi Campbell, FKA Twigs, Helena Christensen, Bella Hadid, Kim Kardashian gibi ünlü isimlerin de sıklıkla podyumda yürüdüğü görülen modacının ikonikleşen görünümlerinden birkaçı şunlardır:
2004 yılında Los Angeles’ta gerçekleşen “The Aviator” filminin galasına Gwen Stefani, tasarımcının moda çizgisini mükemmel bir şekilde yansıtan pembe ve çiçek desenli elbisesiyle katılmıştı. Pek çok filmde rol alan ünlü oyuncu Helena Bonham Carter da Westwood’un yaptığı işlerinin hayranıydı. Londra’da gerçekleşen “Alice In Wonderland” filminin galasında onun ikonikleşen tüllü ve kabarık elbiselerinden birini giymişti. Christina Ricci 2013 yılında “Punk: Chaos To Couture” temalı Met Gala’ya, modacının ikonik hâle gelen İskoç desenli elbiselerinden biriyle katılmıştı. 2016 yılında Cannes Film Festivali’nde Blake Lively’nin çok konuşulan açık mavi, fırfırlı elbisesi de ünlü modacının eşsiz tasarımlarından biriydi. Kim Kardashian’ın 2017 yılında “The Costume Institute Gala at Metropolitan Museum of Art in New York City” etkinliğinde giydiği, vücuda mükemmel oturan beyaz elbisesi de Westwood’un eseriydi. Sex and the City dizisinde Sarah Jessica Parker’ın canlandırdığı Carrie karakterinin göz alıcı gelinliğinin tasarımı da yine ünlü modacıya aitti.
2012’de New York’ta düzenlenen Victoria’s Secret defilesinde unutulmaz bir sahne şovu sergileyen Rihanna’nın siyah korse elbisesi de yine Vivienne Westwood’un imzasını taşıyordu.
Vivienne Westwood’un sahip olduğu öz güven, cesaret ve yenilikçi karakteri günümüzde hâlâ pek çok genç tasarımcıya ilham vermeye devam ediyor. Modaya yön vermiş bir öncü olarak bilinen Westwood, tasarımlarıyla modanın aslında güçlü bir ifade aracı olarak da kullanılabileceğini tüm dünyaya gösterdi!
İlgini çekebilir: Ezber Bozan Moda Mimarları: Azzedine Alaia